24 Mart 2015 Salı

YASAKSIZ SAHNE: ÜSKÜP TÜRK TİYATROSU

Düzenleme: Kadri Bahar
Twitter: @kadrijamusoski

TİYATRO HAYATIMIZA BÖYLE GİRDİ
19.yy.’ın ikinci yarısı ile beraber Osmanlı genelinde Avrupa tarzı tiyatro kültür geleneğinin etkisi görülmeye başlanır. Bu doğrultuda ilk etapta İstanbul’da temsil vermeye başlayan tiyatroların etkisi daha sonra imparatorluğun diğer büyük kentlerine de yayılmaya başlar. Özellikle o dönem Balkanlar'da önemli bir kent konumunda olan Selanik’te de Batı tarzı tiyatro temsilleri sahne alır. Etki alanı Manastır (Bitola) ve Üsküp’e (Skopje) yayılan tiyatrolar çok sevilir ve izlenir. Bunu takiben Üsküp’e gelen seyyar tiyatro sanatçılarının sundukları tiyatro gösterileri ile şehir yaşamı canlanır ve değişiklik kazanır.

İLK TİYATRO BİNASI 1906'DA SAHNEYİ AÇTI
Zamanla yabancı seyyar tiyatro grupların sayısı o kadar artar ki, başkent Üsküp’te bu amaç için bir tiyatro binası inşa edilmeye ihtiyaç görülür. Mahmut Şefket Paşa’nın Üsküp Valisi görevine atanmasıyla Üsküp’te inşa edilen ilk tiyatro binası 1906’da sahnelerini açar. Halk nazarında bu bina 'Türk Tiyatrosu' olarak bilinir. O tarihten itibaren de Makedonya’da tüm halklar arasında, özellikle de Türkler arasında tiyatro kültürü gelişme gösterir. Ani bir zaman atlaması yaparak asıl konumuza geldiğimizde;
Resmi adı Milli Kurumlar Türk Tiyatrosu ya da daha sık kullanılan adı ile Üsküp Türk Tiyatrosu’nun kültür geçmişi üstteki kısımda bahsettiğimiz döneme tekabül eder. Sosyalist Yugoslavya’nın kuruluşu ile beraber, ’Tüm Yugoslavya’da yaşayan ulus ve halkların kültür sanat hakları konusunda sahip oldukları eşit koşulları pratikte de uygulanması’ için gereken toplumsal ve siyasi şartlar yaratılmayı çalışılmış ve şehir halk heyetinin 4579 numaralı, 1950 tarihli resmi kararnamesi ile Üsküp’te Azınlıklar Tiyatrosu kurulmuştur. (Aynı şekilde Priştine’de profesyonel manada hizmet veren Arnavut Azınlık Tiyatrosu kurulmuş, Novi Sad ve Subotiça’da Macar Tiyatrosu, Riyeka’da ise İtalyan Tiyatrosu kurulmuştu.)

50'LERİN ORTASINDA 'KADRO EKSİKLİĞİ' SORUNU
1956-57 yıllarında da profesyonel kadro eksikliği, Türk Tiyatrosu’nun çalışmalarını etkileyen önemli sorunlardan biri sayılır. Bu dönemde Türk Tiyatrosu’nda kriz dönemi yaşanır (Bu krizin sebeplerinden biri de tamamen şahsi kanaatim olarak 52 yılında Yugoslavya ve Türkiye arasında imzalanan Serbest Göç anlaşması sonucu ilgili tarihlerde göç edenlerin sayısının giderek artması.)
ÜSKÜP'ÜN KARA HATIRASI: DEPREM
26 Temmuz 1963’te Üsküp’te yaşanan deprem esnasında tiyatro binası yıkılır. Bu sebeple yeni bina yapılana kadar Üsküp Türk Tiyatrosu, Üsküp’teki diğer tiyatrolarla birlikte çalışmalarını Saray semtinde geçici kurulan çadırlar altında 1971 yılına kadar devam ettirir. Aynı yıl tiyatro, İstanbul turnesi gerçekleştirir Musahipzade Celal’in, ’Mum Söndü’ komedisini 20 gün boyunca izleyenlere sunar. Kuruluşu ile beraber hem Makedonya, hem Yugoslavya hem de Avrupa çapında ses getiren tiyatro, bugün hâlâ varlığını devam ettirmektedir. Türkiye’de de tanınan Filiz Ahmet, Ertan Saban ve Erman Saban gibi genç nesil oyuncular Üsküp Türk Tiyatrosu kökenlidir.
NAZIM'IN OYUNLARINI DEFALARCA OYNADILAR
Tiyatro’nun ilginç özelliklerinden biri de Nazım Hikmet’in oyunlarının Türkiye’de sakıncalı olduğu dönemlerde Yugoslavya’da defalarca oynamış ve 1965 yılında Vojdan Çernodrinski Tiyatro Festivali’nde ’Enayi’ isimli oyunla ’En iyi Yönetmen’ ödülü almış olmalarıdır. Tiyatro, dünyaca ünlü Avrupalı ve Yugoslav yazarlara ait oyunlar oynadığı gibi önemli Türk yazarların oyunlarını da sahneledi. İşte sahnelenen oyunlar...

06 Nisan 1965’te Nazım Hikmet-Enayi

11 Haziran 1966’te Aziz Nesin-Toros Canavarı

12 Ocak 1967’de Nazım Hikmet-Şöhret Ya Da Unutulan Adam

25 Şubat 1967’de Necati Cumali-Nalınlar

26 Aralık 1968’de Nazım Hikmet-Kafatası

21 Mart 1970’te Nazım Hikmet-Ferhat ile Şirin

16 Nisan 1972’de Nazım Hikmet-İnek

15 Mayıs 1975’te Aziz Nesin-Gol Kralı

20 Nisan 1978’de  Nazım Hikmet-İvan İvanoviç Var mıydı ? Yok muydu ?

26 Mart 1982’de Haldun Taner-Keşanlı Ali Destanı

12 Haziran 1983’te Nazım Hikmet-Demokles’in Kılıcı

28 Aralık 1986’da Aziz Nesin-Öldürsene Canikom

26 Aralık 1987’de Sadık Şendil-Yedi Kocalı Hürmüz

31 Mart 1990 ‘da Aziz Nesin-Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

13 Şubat 1993’te Haldun Taner-Lütfen Dokunmayın

05 Aralık 1993’te Haldun Taner-Vatan Kurtaran Şaban

06 Aralık 1996’da Haldun Taner-Sersem Kocanın Kurnaz Karısı

Aralık 1996’da Necati Cumalı-Boş Beşik

Mart 1996’da Vasıf Öngören-Asiye Nasıl Kurtulur

09 Ekim 2003’te Haldun Taner-Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım

06 Mart 2005’te Aziz Nesin-Azizname

NOT: Bu yazı yazılırken http://www.turskiteatar.mk/ sitesinden faydalanılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder