Yazan: Şahin Amit
Twitter: @000blackeagle
Takvim yaprakları 1986 yılını gösterdiğinde Yugoslavya halkının en büyük ilgiyi gösterdiği spor organizasyonlarından biri olan Prvenstvo Jugoslavije (II. Dünya Savaşı sonrası resmi olarak 1945 yılında başlayan Yugoslavya Birinci Ligi’nin 41. sezonu) başlamıştı. Bir tarafta en büyük favorilerden -1953 yılında ordunun 'resmi' takımı olmaktan çıksa da- Partizan, Yugoslavya halkının şampiyonu Kızılyıldız ile Dinamo Zagreb, Hajduk Split ve FK Sarajevo ardı sıra diziliyordu. Öte yanda ise, coğrafi olarak Yugoslavya'nın 'küçük' ama siyasi açıdan önemli kenti Üsküp'ün kendi yağında kavrulan takımı Vardar yer alıyordu. Adını; bir Osmanlı eseri olan Taşköprü'nün üzerinden geçtiği (diğer adıyla Fatih Sultan Mehmet Köprüsü) Vardar Nehri'nden alan bir kulüp...
Yugoslavya'nın pek çok kulübünde olduğu gibi FK Vardar da, işçi sınıfı tarafından kurulmuş, kâh birinci kâh ikinci ligde mücadele etmiş ama buna rağmen kent halkının en büyük gurur ve eğlence kaynağı olmuştu.
PARTİZAN'IN ARDINDAKİ DESTEKLER
Hikâyenin başına dönecek olursak, her şey 1945 yılının Ekim ayında başlıyor. Partizan Kulübü o tarihten itibaren; KOS (Kontraobavestajna Sluzba - Yugoslavya Milli İstihbaratı) ile NOV (Narodnooslobodilacka - Yugoslavya Kurtuluş Ordusu) ve NOV'un demirbaşları olan Partizanlar'ın kurduğu Jugoslovensko Sportsko Drustvo (Yugoslavya Spor Birliği) tarafından başarılı olması için daima desteklendi. Ve uzunca bir süreçte, siyah-beyaz renklerinden yalnızca 'siyah'la futbol tarihine geçti.
PARTİZAN İSTEDİ, KIZILYILDIZ ZİRVEYE ÇIKTI
Partizan Kulübü'nün kurulma amacı, Yugoslavya'nın gücünü ve birliğini göstermekti. Bunun için Yugoslavya genelindeki bütün başarılı sporcuların bir arada toplanmasına karar verildi. Aslında bu fikrin temelinde, 'Yugoslav ırkının öncü takımını kurma' teması yatıyordu. Partizan sayesinde, Alman ve Sovyet takımlarına karşı Avrupa kupalarında üstünlük sağlama amacı da hayata geçecekti.
Ancak haklının ve halkın her zaman kazandığını bizlere 1991 yılında Kızılyıldız'ın elde ettiği Avrupa Şampiyonluğu bir kez daha gösterdi.
USTAŞALAR VE SİYAH-BEYAZ FORMA
Partizan Kulübü'nün güçlü olabilmesi adına yıllar içerisinde her şey göz ardı edildi. Bağımsız Hırvatistan Devleti'nin yetenekli futbolcularından Franjo Glazer, Miroslav Brozovic, Florijan Matekalo, Zlatko Cajkovski ve Stjepan Bobek gibi Ustaşa olanlar dahi siyah-beyazlı camiaya dahil edildi.
Söz konusu futbolcuların milliyetleri, siyasi görüşleri o dönemki başkent Beograd'ı ve komünist yönetimi rahatsız etmemişti. Komünist iradeye karşı halkı sınıflandırabilecek potansiyele sahip olan Kızılyıldız Kulübü de, söz konusu Partizan takviyelerinde çok sayıda oyuncusunu kaybeder. Devlet baskısı ve çeşitli tehditlerle, bazı Kızılyıldız futbolcuları, Partizan'a (Belki bilirsiniz, Nazi Almanyası da, Avusturya ve Polonya'nın yıldız oyuncularını bu tarz yöntemlerle Almanya Milli Takımı'nda oynatmıştı) kazandırıldı.
FK VARDAR VE ANDON DONÇEVSKİ
Yugoslavya hem krallık hem de komünizm döneminde çok sayıda milleti bünyesinde barındırmıştır. Bu nedenle, "Partizan'ı Yugoslav halkının takımı yapma" fikri ütopyadan öteye gidememiştir. O dönem, günümüz Hırvatistan'ında doğanlar Dinamo Zagreb veya Hajduk Split, Sarajevo'da doğanlar FK Sarajevo ya da Zeljeznicar, Üsküp'te doğanlar ise FK Vardar'ı tercih etmiştir.
Futbol Yugoslavya'da endüstriyelleşmeye başlayana dek bu düzen aynı şekilde sürmüştür. Hikâyemizin baş kahramanı FK Vardar'ın 'gayri resmi' şampiyon olduğu sezondaki teknik direktörü de, uzun yıllar Vardar forması giyen Üsküp doğumlu Andon Donçevski'ydi. Takımın o sezonki futbolcularının da neredeyse tamamı Üsküp doğumluydu.
GÖRÜNÜRDE 11 ŞAMPİYONLUK VAR AMA...
Komünist Yugoslavya'nın kısa ama ihtişamlı tarihinde Kızılyıldız 19, Partizan 11, Hajduk Split 7, Dinamo Zagreb 4, Vojvodina 2, Sarajevo ve Zeljeznicar ise 1'er şampiyonluk kazanabilmiştir. Ancak bu istatistikler özünde, bir yalandan ibarettir. Çünkü Partizan Kulübü 3 şampiyonluğu yasa dışı şekillerde elde edilmiştir. Bu şampiyonluklardan biri Hajduk takımından, biri Kızılyıldız'dan, diğeri de Vardar'dan çalınmıştır.
HAJDUK VE KIZILYILDIZ'A YAPILANLAR...
1982-83 sezonunda Hajduk, son haftaya kadar lider gidiyordu. Son hafta Karaburma'da OFK Beograd ile maçları 1-1 bitti. Bu haber Beograd'a ulaşınca, o esnada 1-1 devam eden Partizan-Ljubljana mücadelesi, bu skor Partizan'a yetmediği için siyah beyazlılar gol atana kadar uzatılmıştı. Maçı 2-1 alan Partizan şampiyonluğunu ilan etmişti.
1985-86 sezonunda ise Kızılyıldız, şampiyonluğunu ilan etmişti. Ancak sonradan, bir anda 12 takım cezalandırıldı ve son hafta maçlarının tamamı iptal edilip tekrar oynatıldı. Partizan'ın 3-0 kaybettiği karşılaşma iptal edilmedi ve siyah beyazlılar 3-0 hükmen galip ilan edildi. Asıl konumuzu ise 1986-87'de Vardar'ın çalınan şampiyonluğu oluşturuyor.
2 KIRMIZI KART, 2 PENALTI VE BERABERLİK
Tarihler 29 Haziran 1987'yi gösteriyordu ve mahkemede karar günü gelip çatmıştı. Öncesinde; normal sezon çoktan bitmiş, ilk devre ve ikinci devreyi lider bitiren Vardar, şampiyon olmuştu. Hem de sonradan mahkeme kararı ile şampiyon ilan edilen Partizan'la iç sahada 0-0 berabere kalınmıştı. Beograd'daki maçta ise Vardar ilk yarıyı 2-0 önde kapatmış, ikinci yarı 2 kırmızı kartla 9 kişi bırakılan Üsküp ekibi 2 penaltıdan 2 gol yese de yine de beraberliği 2-2 ile kurtarmıştı.
Yugoslavya Futbol Federasyonu'nun o dönemki başkanı Slavko Sajber, FK Vardar'ı şampiyon ilan etmişti. Ama Partizan Kulübü buna itiraz etti ve mahkemeye başvurdu. Fakat Partizan, Yugoslavya Futbol Federasyonu'nu (FSJ) normal mahkeme yerine sadece kağıt üzerinde varlığı bulunan İşçi Birliği Mahkemesi'ne (Udruzenog Rada) şikayet etmişti.
10 YILDA 3. ŞAİBELİ ŞAMPİYONLUK
29 Haziran 1987'de mahkeme kararını açıkladı. Saatler 12.45'i gösterirken, Yugoslavya halkını sarsacak ama şaşırtmayacak karar duyuruldu: Vardar'ın 6 puanı silindi ve şampiyon takım ligi 5. sırada tamamladı. Bunun yerine sezonun resmi şampiyonu olarak Partizan gösterildi.
O yıl Partizan'ın kadrosunda, sonradan Fenerbahçe'de oynayacak olan günümüzün Kosova Futbol Federasyonu Başkanı Fadıl Vokri ve daha sonraları İstanbulspor'da forma giyecek olan Fahrudin Omeroviç de vardı. Partizan, Vardar'dan mahkemeyle aldığı şampiyonlukla, 10 yıl içerisinde 3. kez şaibeli bir zafere(!) uzanmıştı.
BÜYÜK GURURLA, TARİHE GEÇTİLER
Böylece Partizan, şampiyon olmakla kalmayıp; dünya üzerinde mahkeme -hem de gerçekte var olmayan bir mahkeme- kararı ile şampiyon ilan edilen ilk kulüp olmuştur. Mahkeme kararıyla şampiyonluğa rağmen ertesi sezon Yugoslavya'yı Avrupa'da Vardar temsil etmiştir. Üsküp ekibi, ilk turda o yıl şampiyonluğa ulaşacak Porto ile eşlemiş, iki maçı da 3-0 kaybetmiş, ancak onurlu duruşuyla adını futbol tarihine altın harflerle kazımıştır...
NOT: Yazıda Yugoslavya'nın eski spor muhabirlerinden Milojko Pantic'in röportajlarından faydalanılmıştır. Vardar'ın, Partizan ile Beograd'da oynadığı maçla alakalı bilgiler, kulübün o dönemki başkan yardımcısından -birinci ağızdan- alınmıştır.
Öte yandan 1991 yılında Kızılyıldız Avrupa'da şampiyonluk elde ettiğinde bir futbolcu -adı bende kalsın- şunları söylemişti:
"Bu şampiyonluk için devlet bizi asla affetmeyecek. Ama biz bu şampiyonluğu Makedon, Hırvat, Sırp, Boşnak, tüm halklarımıza armağan ediyoruz."
Söz konusu futbolcu, 1986-87 sezonunda Vardar'ın 'tüyü bitmemiş' bir oyuncusuydu.
Araştırmak isteyenler, Partizan-Vardar maçlarını Youtube'tan bulabilir. Sırpçası olanlar, internette "Sajberovi Istine" diye aratırsa, Split ve Kızılyıldız’ın çalınan şampiyonlukları hakkında bilgilere ulaşabilirler.
Twitter: @000blackeagle
Takvim yaprakları 1986 yılını gösterdiğinde Yugoslavya halkının en büyük ilgiyi gösterdiği spor organizasyonlarından biri olan Prvenstvo Jugoslavije (II. Dünya Savaşı sonrası resmi olarak 1945 yılında başlayan Yugoslavya Birinci Ligi’nin 41. sezonu) başlamıştı. Bir tarafta en büyük favorilerden -1953 yılında ordunun 'resmi' takımı olmaktan çıksa da- Partizan, Yugoslavya halkının şampiyonu Kızılyıldız ile Dinamo Zagreb, Hajduk Split ve FK Sarajevo ardı sıra diziliyordu. Öte yanda ise, coğrafi olarak Yugoslavya'nın 'küçük' ama siyasi açıdan önemli kenti Üsküp'ün kendi yağında kavrulan takımı Vardar yer alıyordu. Adını; bir Osmanlı eseri olan Taşköprü'nün üzerinden geçtiği (diğer adıyla Fatih Sultan Mehmet Köprüsü) Vardar Nehri'nden alan bir kulüp...
Yugoslavya'nın pek çok kulübünde olduğu gibi FK Vardar da, işçi sınıfı tarafından kurulmuş, kâh birinci kâh ikinci ligde mücadele etmiş ama buna rağmen kent halkının en büyük gurur ve eğlence kaynağı olmuştu.
Hikâyenin başına dönecek olursak, her şey 1945 yılının Ekim ayında başlıyor. Partizan Kulübü o tarihten itibaren; KOS (Kontraobavestajna Sluzba - Yugoslavya Milli İstihbaratı) ile NOV (Narodnooslobodilacka - Yugoslavya Kurtuluş Ordusu) ve NOV'un demirbaşları olan Partizanlar'ın kurduğu Jugoslovensko Sportsko Drustvo (Yugoslavya Spor Birliği) tarafından başarılı olması için daima desteklendi. Ve uzunca bir süreçte, siyah-beyaz renklerinden yalnızca 'siyah'la futbol tarihine geçti.
PARTİZAN İSTEDİ, KIZILYILDIZ ZİRVEYE ÇIKTI
Partizan Kulübü'nün kurulma amacı, Yugoslavya'nın gücünü ve birliğini göstermekti. Bunun için Yugoslavya genelindeki bütün başarılı sporcuların bir arada toplanmasına karar verildi. Aslında bu fikrin temelinde, 'Yugoslav ırkının öncü takımını kurma' teması yatıyordu. Partizan sayesinde, Alman ve Sovyet takımlarına karşı Avrupa kupalarında üstünlük sağlama amacı da hayata geçecekti.
Ancak haklının ve halkın her zaman kazandığını bizlere 1991 yılında Kızılyıldız'ın elde ettiği Avrupa Şampiyonluğu bir kez daha gösterdi.
Partizan Kulübü'nün güçlü olabilmesi adına yıllar içerisinde her şey göz ardı edildi. Bağımsız Hırvatistan Devleti'nin yetenekli futbolcularından Franjo Glazer, Miroslav Brozovic, Florijan Matekalo, Zlatko Cajkovski ve Stjepan Bobek gibi Ustaşa olanlar dahi siyah-beyazlı camiaya dahil edildi.
Söz konusu futbolcuların milliyetleri, siyasi görüşleri o dönemki başkent Beograd'ı ve komünist yönetimi rahatsız etmemişti. Komünist iradeye karşı halkı sınıflandırabilecek potansiyele sahip olan Kızılyıldız Kulübü de, söz konusu Partizan takviyelerinde çok sayıda oyuncusunu kaybeder. Devlet baskısı ve çeşitli tehditlerle, bazı Kızılyıldız futbolcuları, Partizan'a (Belki bilirsiniz, Nazi Almanyası da, Avusturya ve Polonya'nın yıldız oyuncularını bu tarz yöntemlerle Almanya Milli Takımı'nda oynatmıştı) kazandırıldı.
FK VARDAR VE ANDON DONÇEVSKİ
Yugoslavya hem krallık hem de komünizm döneminde çok sayıda milleti bünyesinde barındırmıştır. Bu nedenle, "Partizan'ı Yugoslav halkının takımı yapma" fikri ütopyadan öteye gidememiştir. O dönem, günümüz Hırvatistan'ında doğanlar Dinamo Zagreb veya Hajduk Split, Sarajevo'da doğanlar FK Sarajevo ya da Zeljeznicar, Üsküp'te doğanlar ise FK Vardar'ı tercih etmiştir.
Futbol Yugoslavya'da endüstriyelleşmeye başlayana dek bu düzen aynı şekilde sürmüştür. Hikâyemizin baş kahramanı FK Vardar'ın 'gayri resmi' şampiyon olduğu sezondaki teknik direktörü de, uzun yıllar Vardar forması giyen Üsküp doğumlu Andon Donçevski'ydi. Takımın o sezonki futbolcularının da neredeyse tamamı Üsküp doğumluydu.
GÖRÜNÜRDE 11 ŞAMPİYONLUK VAR AMA...
Komünist Yugoslavya'nın kısa ama ihtişamlı tarihinde Kızılyıldız 19, Partizan 11, Hajduk Split 7, Dinamo Zagreb 4, Vojvodina 2, Sarajevo ve Zeljeznicar ise 1'er şampiyonluk kazanabilmiştir. Ancak bu istatistikler özünde, bir yalandan ibarettir. Çünkü Partizan Kulübü 3 şampiyonluğu yasa dışı şekillerde elde edilmiştir. Bu şampiyonluklardan biri Hajduk takımından, biri Kızılyıldız'dan, diğeri de Vardar'dan çalınmıştır.
1982-83 sezonunda Hajduk, son haftaya kadar lider gidiyordu. Son hafta Karaburma'da OFK Beograd ile maçları 1-1 bitti. Bu haber Beograd'a ulaşınca, o esnada 1-1 devam eden Partizan-Ljubljana mücadelesi, bu skor Partizan'a yetmediği için siyah beyazlılar gol atana kadar uzatılmıştı. Maçı 2-1 alan Partizan şampiyonluğunu ilan etmişti.
1985-86 sezonunda ise Kızılyıldız, şampiyonluğunu ilan etmişti. Ancak sonradan, bir anda 12 takım cezalandırıldı ve son hafta maçlarının tamamı iptal edilip tekrar oynatıldı. Partizan'ın 3-0 kaybettiği karşılaşma iptal edilmedi ve siyah beyazlılar 3-0 hükmen galip ilan edildi. Asıl konumuzu ise 1986-87'de Vardar'ın çalınan şampiyonluğu oluşturuyor.
Tarihler 29 Haziran 1987'yi gösteriyordu ve mahkemede karar günü gelip çatmıştı. Öncesinde; normal sezon çoktan bitmiş, ilk devre ve ikinci devreyi lider bitiren Vardar, şampiyon olmuştu. Hem de sonradan mahkeme kararı ile şampiyon ilan edilen Partizan'la iç sahada 0-0 berabere kalınmıştı. Beograd'daki maçta ise Vardar ilk yarıyı 2-0 önde kapatmış, ikinci yarı 2 kırmızı kartla 9 kişi bırakılan Üsküp ekibi 2 penaltıdan 2 gol yese de yine de beraberliği 2-2 ile kurtarmıştı.
Yugoslavya Futbol Federasyonu'nun o dönemki başkanı Slavko Sajber, FK Vardar'ı şampiyon ilan etmişti. Ama Partizan Kulübü buna itiraz etti ve mahkemeye başvurdu. Fakat Partizan, Yugoslavya Futbol Federasyonu'nu (FSJ) normal mahkeme yerine sadece kağıt üzerinde varlığı bulunan İşçi Birliği Mahkemesi'ne (Udruzenog Rada) şikayet etmişti.
10 YILDA 3. ŞAİBELİ ŞAMPİYONLUK
29 Haziran 1987'de mahkeme kararını açıkladı. Saatler 12.45'i gösterirken, Yugoslavya halkını sarsacak ama şaşırtmayacak karar duyuruldu: Vardar'ın 6 puanı silindi ve şampiyon takım ligi 5. sırada tamamladı. Bunun yerine sezonun resmi şampiyonu olarak Partizan gösterildi.
O yıl Partizan'ın kadrosunda, sonradan Fenerbahçe'de oynayacak olan günümüzün Kosova Futbol Federasyonu Başkanı Fadıl Vokri ve daha sonraları İstanbulspor'da forma giyecek olan Fahrudin Omeroviç de vardı. Partizan, Vardar'dan mahkemeyle aldığı şampiyonlukla, 10 yıl içerisinde 3. kez şaibeli bir zafere(!) uzanmıştı.
BÜYÜK GURURLA, TARİHE GEÇTİLER
Böylece Partizan, şampiyon olmakla kalmayıp; dünya üzerinde mahkeme -hem de gerçekte var olmayan bir mahkeme- kararı ile şampiyon ilan edilen ilk kulüp olmuştur. Mahkeme kararıyla şampiyonluğa rağmen ertesi sezon Yugoslavya'yı Avrupa'da Vardar temsil etmiştir. Üsküp ekibi, ilk turda o yıl şampiyonluğa ulaşacak Porto ile eşlemiş, iki maçı da 3-0 kaybetmiş, ancak onurlu duruşuyla adını futbol tarihine altın harflerle kazımıştır...
Öte yandan 1991 yılında Kızılyıldız Avrupa'da şampiyonluk elde ettiğinde bir futbolcu -adı bende kalsın- şunları söylemişti:
"Bu şampiyonluk için devlet bizi asla affetmeyecek. Ama biz bu şampiyonluğu Makedon, Hırvat, Sırp, Boşnak, tüm halklarımıza armağan ediyoruz."
Söz konusu futbolcu, 1986-87 sezonunda Vardar'ın 'tüyü bitmemiş' bir oyuncusuydu.
Araştırmak isteyenler, Partizan-Vardar maçlarını Youtube'tan bulabilir. Sırpçası olanlar, internette "Sajberovi Istine" diye aratırsa, Split ve Kızılyıldız’ın çalınan şampiyonlukları hakkında bilgilere ulaşabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder