15 Kasım 2016 Salı

YUGOSLAVYA & SSCB - KARDEŞLİKTEN DÜŞMANLIĞA





Yazan: Kadri Bahar
Twitter: @kadrijamusoski

"...Müşterek düşmanlarımız, Kızılordu'nun yaptığı tecavüzlerle, böyle şeylere müsamaha etmeyen İngiliz subaylarının davranışını mukayese ederek bu meseleyi aleyhimizde istismar etmektedirler.
Vatandaşlar tarafından yapılan yazılı şikayetlere göre; ırzına geçilen yüz yirmi bir kadından yüz on biri aynı zamanda öldürülmüş ve bin iki yüz dört yağma ve tecavüz vakası olmuştu. Kızılordu’nuın, Yugoslavya’nın sadece kuzey doğu köşesinden geçtiği düşünülürse bu rakamların manası daha iyi anlaşılır."
- Milovan Djilas

Yugoslav ve Sovyet liderleri arasındaki ilk çatışmanın sebebi benim bu sözlerimle diğer birkaç meseleden ibaretti…

"...Kendi harap öz vatanında, sevgili yoldaşlarının cesetleri arasında, Stalingrad’dan Belgrad’a kadar binlerce kilometrelik yolu dövüşe dövüşe giden bir adam tasavvur et. Bu adamın hareketi normal olabilir mi? Bu korkunç sahnelerden sonra onun bir kadınla biraz eğlenmesinden bu kadar dehşete düşecek ne vardı? Sen Kızılordu'yu ideal ve numunelik olarak tasavvur ediyorsun. Halbuki biz, hapishanelerin kapılarını açtık ve bütün mahkumları orduya kattık. Kaldı ki; Kızılordu'da, belirli sayıda böyle suçlular bulunmasaydı bile bu ordu yine senin tasavvur ettiğin ideal olamazdı…"
- Stalin


İlk paragraf ile ilgili olarak tekrar Djilas’a döndüğümüzde; "...Yugoslav ve Sovyet liderleri arasındaki ilk çatışmanın sebebi benim bu sözlerimle diğer birkaç meseleden ibaretti…"

"KENDİ YOLUNA, KENDİ IŞIK TUTMAK..."
Burada Sovyetlerin sıkıntısı; kendi ordularının kapitalist ordular ile kıyaslanması, Djilas’ın bu benzetmeyi kibir manyağı Stalin ve yalakalarının gözlerinin içine baka baka söyleyebilmesiydi.
II. Dünya Savaşı ve sonrasında tüm doğu Avrupa ülkelerini kendi çıkarı ve amacına uygun olarak dizayn etmek isteyen Stalin, Yugoslavya’da aradığını bulamadı. Keza Yugoslav komünistleri ya da şanlı adları ile Partizanlar daha en başından kendileri ve diğer ülkelerde Naziler’e karşı mücadele veren direnişçiler için benimsedikleri, "Herkesin kendi muhitine göre kendi yoluna yine kendisinin ışık tutması" söyleminden geri adım atmamışlardı.
Stalin ise avucunun içinde olandan başkasına güvenmeyen yapısı ve polisinin kontrolü haricinde olan herkesi onun için fırsat kollayan düşmanlar olarak değerlendirmesi sebebiyle daha en başından Yugoslavya’da olanları şüphe ve küçümseme ile takip etti.

ANLAYIŞ VE SAYGI...
Halbuki Yugoslavlar kendi başlarına Naziler’e karşı kurtuluş ve devrim yolunda ilerlemekte, bu konuda sosyalizm ana vatanı diye
niteledikleri, her anlamda idealizmin ideali gördükleri Sovyetlerden anlayış ve saygı beklemekteydiler. Fakat Stalin her fırsatta onları küçümsemeye ve onlardan şüphe etmeye devam etti. Öyle ki savaş biter bitmez tüm ajanlarını Yugoslav KP'si içinde örgütleme yoluna gitti. 

Yugoslavya ve Arnavutluk’un birleşme konusunda anlaşmaya vardıkları noktada işi yokuşa süren yine Stalin oldu. Hatta ve hatta kendisinden habersiz böyle bir anlaşmaya varılmasını öfke ile dile getirdi. Bu öfke Tito ve diğerleri için ne kadar etkili olmuştur, yaşananlarla ortadadır. Aynı öfkenin Enver Hoca üzerindeki etkisi ise yine tarihteki yerinde durmaktadır.

'AMBARGO TEHDİDİ'
Yine Yunanistan iç savaşında, İngilizler’e söz verip Yunanistan komünistlerine sırt çeviren Stalin olmuştur. Aynı dönemde Tito ise Yunan partizanlarına desteği esirgememiş, bu desteği ortaya çıkaran ve kaba tabirle batılılara ispiyonlayan ise Stalin olmuştur. Bu ispiyon sonrası özellikle ABD ambargo tehdidi tarzında laflar etmiştir. Bu ve bunun gibi daha birçok örnekle ne vakit çalmak ne de aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum. İşin kavramsal ve teorik yanı hakkında kendi adıma yeterli bilgim yok olsa da, bu konuda bilgisi olan arkadaşların paylaşımı olursa mutluluk duyarım.

Son söze gelirsek; Yugoslavya ve SSBC ya da daha doğru tabirle Stalin ayrışmasının sebebi her durum ve koşulda kendisine biat edecek köleler yaratmak isteyen bir adamın karşısına dikilmiş gururlu insanlardır. İdeolojik söylemler ise benim nazarımda bahanelerdir. Bu yazıda şunu da vurgulamak isterim ki, yazı tamamen benim olayları araştırırken edindiğim kaynak içerikleri ve kavramamla alakalıdır. Bu yazının konusunun bilir kişisi değilim. Bu sebeple eksik ya da hatalı taraflar var ise naçizane affola.


Zivela S. F. R. Jugoslavija zauvjek Bratstvo i Jedinstvo -ve tabii ki- Druze Tito Mi Ti Se Kunemo.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder