13 Aralık 2015 Pazar

BALKAN İŞİ ‘MOZAİK’: BEYAZ DÜĞME

Bu yazıyı, geçtiğimiz cuma günü aramızdan ayrılan büyük Yugoslav Üzeyir Eleskovic'e armağan ediyorum. Unutmayacağım dajo, Nikad!

Yazan: Cengizhan Muratoğlu
Twitter: @dzekom12

Bir mozaik yaratmak için sahip olduğunuz farklı parçalara, değişik türlere ve yapbozu andıran uyumu küçük detaylarda gizli bileşenlere ihtiyaç duyarsınız. Yugoslavya gibi bir ülkede ve dönemin kültürel yapısının en belirgin ve en ‘çok sesli’ ortamı olan Sarajevo’da bu parçaları bulmak, böyle bir mozaik yaratmak insanlara ‘işte bu Balkan işi’ dedirtebilirdi. Bijelo Dugme -Beyaz Düğme- ise balkanların en ‘Balkan İşi’ idi… Balkan işi bize bir şeyler vaat ediyor olmalı, Balkanlı olduğunu hissettirmeliydi. Dugme bunu çok iyi başardı. Nasıl mı?


JUTRO JE BİJELO DUGME
Goran -Bregovic-, Sarajevo’nun yarı taşralı yarı şehirli havasının arasında doğup kendi tarzını aramakla meşgul olan bir sanat oligarşisinin kapısını yıllarca aşındırmıştı. İyi bir keman eğitimi almış ve müzik kulağıyla yaratıcı duygularını bir ‘mozaikte’ birleştirmeyi başarabileceğini hayal etmişti. Bir gün ‘Ben neden gitar çalmıyorum ki?’ dediğinde ‘Jutro’* ölümsüzlüğe ilk adımını attı. Yetenek avcısı ‘Jugoton Plak’ güzel sözlere, heavy metal’e kayan ‘çoban rock’ tarzına ve Zeljko Bebek’in solo kariyerinde asla yakalayamayacağı solist performansına çabuk kandı; ama hakkını vermek gerek ‘Jutro’güveni boşa çıkarmadı… Kuzeyli güzel Ljubljana’da akademiğin tek göz stüdyosunda albüm kayıt edilmeye başlandığında takvimler 74 yılının Kasım ayını gösteriyordu.


‘Kad bi bio Bijelo Dugme’ Jutro’ya ismi burada emanet etmiş olmalı ki grup ikinci albümü kayıt etmek için Londra’ya giderken ’Sta bi dao da si mom mjestu’ Bijelo Dugme grubunun albümü olarak çıkacaktı, Jutro utangaç kabuğunu attı… Albüme adını veren ‘Ne verirdin benim yerimde olsaydın’ şarkısı Dusko Trifunovic’ten Goran’a müjdelenirken ‘progressive rock’ dinleyiciye sunulmuş oluyordu. Bebek söylüyor, Goran ezgileri nakış gibi işliyor, İpe ruhunu katıyor, DugmeMania geliyor!

DUGMEMANİA BÜYÜRKEN
Grup 3.yılında 3. albümü çıkarırken yine Londra’daydı. ‘Eto! Bas Hocu!’ grubun tarzına folklorik öğelerin girişine kapı açmıştı. Sonraki yıl Beograd’ın Kosutnaj Park’ı partizan filmlerinin merkezi olma görevini yürütürken aradaki bir takvim boşluğu Hajducke Cesme konserine imkan kıldı. Yaklaşık 100.000 kişinin katıldığı söylenen konser, bir başka konser kaydıyla birleştirilip grubun ilk konser albümü olarak piyasaya çıktı. Konserin ve albümün etkisi o denli büyüktü ki, Dugme gençler arasındaki modernist duruşunu da aşarak her yaştan Yugoslav’ı peşinden koşturmaya başladı. Lose vino, Nista mudro dilden dile yayılırken 78 yılında Goran kendini Yugoslav Halk Ordusu'nun kollarına bıraktı ve Zeljko Bebek solo albümüne vakit ayırabilmek için grupla ilişkisini askıya aldı. Bitanga i Princeza ve grubun new wave tarzındaki ilk albümü olan Dozivjetu stotu için stüdyoda vokal görevini üstlenmesine rağmen Uspavanka za Radmilu M. Jugoton firmasını ve dinleyiciyi yanıltan ilk albüm olmuştu. Bu albümle Bebek’in 10 yıllık devri kapandı ve  84 yılında gruba veda etti.

4 STÜDYO 1 ALBÜM VE 1 EFSANE
DugmeMania dönemi grubun oluşumu, çekirdeğini kurması ve farklı müzik tarzlarıyla mozaiğine parçalar eklemesiyle Dugme için oldukça önemliydi. Heavy ve progressive rock ile new wave ve pop rock arasında gidip gelen grup artık daha folklorik rock çizgisine girmişti.

Bebek’in ardından grup ‘Kosovka Djevojka’ için stüdyoya girdi. Ama hangisine? Balkanlara özel bir hadise ile grup albümü kaydetmek için 4 farklı şehir (Sarajevo, Zagreb, Beograd ve Skopje) ve 4 farklı stüdyo seçmişti ama albümün efsanesi tekti… Mladen Vojcic ya da nam-ı diğer ‘TİFA’ grupla yalnızca bir albüm çıkarmış ve fazla konser görememişti. Aslında Tifa’nın gelişindeki süreç biraz farklı gelişmişti. Kaptan Goran, Tifa’dan önce Alen İslamovic’e gruba katılması için davette bulundu ancak Alen, Bebek’in geri dönebileceği ihtimalinden korkarak teklifi reddetmiş ve sahneyi Tifa’ya bırakmıştı. Alkol ve uyuşturucu sorunları onu gruptan uzaklaştırsa da onun sesinden dinlenen Lipe Cvatu, Za Esmu gibi şarkılar onu efsane haline getirmeye yetmişti. Tifa, ‘Lipe cvatu Sve je isto k’o i lani’ dizelerini kendine has vurgulamaları ile söylerken bir partizan marşı dinlediğinizi sanabilirdiniz, oysa sevgiliye yazılan son mektubun dizelerinden bir farkı yoktu bu eşsiz ıhlamur şarkısının...
Grup, uzun yıllar önce güftesi yazılan Hej Slaveni’yi Dragutin Rakovac sayesinde albüme uyarladı; bununla birlikte adını Riblja Corba grubuyla duyuran Bora Djordjevic’in seslendirdiği ‘Pediculis pubis’ isimli şarkıyla da albümü renklendirmeyi başardı.  Albüm aslında grupla aynı isimle çıksa da Kosovska Djevojka** tablosunun albüme ait en önemli görsel olması ve gruba göre Yugoslavcılık akımına atıfta bulunması sebebiyle albüm bu isimle anılmaya başlanmış, bu şekilde etki uyandırmıştı.

ALEN, DUGME ve MOJA JUGOSLAVİJO
Divlje Jagode 80’li yılların başında rock müziğin hakkını veren önemli bir gruptu. Grubun vokali olan Alen İslamovic Yugoslavya’da tanınan ve sevilen bir figür haline gelmişti. Tifa, Moskova’da son konserini verip grupla yollarını ayırdıktan sonra Goran’ın vokal için gözüne kestirdiği kişi daha önce de olduğu gibi Alen’den başkası değildi. Hâli hazırda grup Kosovska Djevojka ile Yugoslavcılığın bayraktarlığını yapmaktaydı ve bu yolda en önemli 2. albümleri olan ‘Pljuni i zapjevaj moja Jugoslavijo’ için çalışmalar başlamıştı. Albüm Yugoslav birliğini sağlayan değerlerle özdeşleşmiş bir yapıdaydı. Albümün kapak fotoğrafı Yugoslav Komunist Partisi'nin bir kongresinden alınmaydı. Grup konserlerinde, ‘Bratsvo i Jedinistvo’ için çalarken tüm Yugoslavya’ya hitap etmek adına Arnavutça söylemeyi da ihmal etmemişti. Bunların yanında Brega tarzı ‘Hajdemo u planine’ gibi bir şarkıyla dinleyenlerin aklına kazınan Alen’in unutulmaz ‘Ruzica si bila, sada vise nisi’ şarkısı da vardı. Albümün ardından konserler başladığında bir önceki ve son albümden toplama şarkıların canlı kayıtları ile repertuara yeni eklenmiş bazı şarkıların yer aldığı ‘Mramor, kamen i zeljezo’ da yayınlanmıştı.

Alen’in 3. Dugme’nin ise 9. albümü olan ‘Ciribiribela’ ise sonun başlangıcı niteliğindeydi. 1988 yılına gelindiğinde Yugoslavya’daki siyasi ortam iyice kaotik bir hâl almaya başlamıştı. Grubun ise bundan etkilenmemesini beklemek tamamı ile hayalcilikti. Yükselen nasyonalizme kendi ‘pasif’ tepkilerini dile getirdiler adeta. Bu albüm uğruna politik suçlara bulaşmayı göze almış, yönetim tarafından isimlerinin altının çizilmesine göz yummuşlardı. Yine vazgeçmediler. Yugoslav tarihi ile kültürünün önemli ögelerinden ‘Djurdjevdan’, Hırvat milliyetçiliğine taş atarcasına söylenen ‘Lijepa Nasa’ ve bunlar gibi 1. Dünya Savaşı'nın özel ezgilerinden olan ‘Tamo daleko’ gibi parçaların bulunduğu albüm Yugoslavya’nın yoğun politik gündemine nefes aldırmış gibiydi… Ama olmadı.

DUGME KOPARKEN...
Ciribiribela’da savaşın çıkması hâlinde ne yapacaklarını birbirine soran çiftten bahseder Alen. Çift en sonunda 'evde kalıp öpüşmeye' karar verir. Normal şartlarda Dugme’nin sahneyi terk etmesi hayal kırıklığı olurdu. Ama bu denli zor bir dönemde masum bir çift bile böyle bir karar verirken Dugme’nin kopması sadece Yugoslav dinleyicileri için değil, tüm dünyada folklorik rock’ın sadık dinleyicileri adına oldukça üzücü oldu… Dugme koptu, herkes başka bir yolun yolcusuydu. Goran kemanına geri dönüp film müziklerine bıraktığı yerden devam etti. Daha sonra da tüm dünyayı oynatan, Kusturica filmlerinden fırlama orkestrasını kurup yoluna devam etti. Alen saklandığı delikten çıkıp birkaç single yayınladı. Tifa bol bol eski günleri andı, güzel şarkılar yaptı ve Zeljeznicar tribünlerine Grbavica’yı*** söyletti. Aralarından bilgisayar ticareti yapmaya başlayanlar bile oldu, İpe gibi kaybolan Dugme’ler de…
      
MOZAİK BİTMEDEN ÖNCE...
Ekip 2005 yılında Kosevo (Sarajevo), Maksimir (Zagreb) ve Hipodrom (Beograd) konserleri için bir araya gelirken 3 efsane solist Bebek, Tifa ve Alen yan yanaydı. Gitarda Goran, bas gitarda Zoran, davulda Milic ve Djidji, klavyede de bilgisayarcı Lazar ile beraber sahneye çıktıklarında Hipodrom'un tarihi günlerinden birini yaşadığı belliydi. Yaklaşık 200.000 kişinin o gün grubu izlemek için yer kaptığı tahmin edilmekteydi. Tifa ‘Ravna ti je Jugoslavija!’ derken 3 stadyumda da çoşku hep aynıydı, Alen ‘Djurdjevdan’ için sesini 3 şehirde sunarken de öyle… 2008 yılında grubun Goran’lı ve Goran’sız küçük turneler için yine bir araya gelmesine rağmen 2005 gibisine rastlamak çok zordu.


Bugün Bijelo Dugme’ye bakarken halk ezgilerinin ince ince işlendiği, kardeşliğin ve birliğin sonuna kadar yaşandığı, Balkan halklarının duygularına aynı anda seslenebilen mozaiği görebiliriz. Aşkımızı, sevincimizi, üzüntümüzü ve coşkumuzu ifade ederken; ‘Balkan işi’ gibi heyecanlı, fevri ve inatçı, güzeli daima içinde barındırırken sergilemekte de bir o kadar kusursuz olan Dugme’ye koşarız. Gayda, trompet ve elektro gitar seslerinin yan yana olduğu eşsiz şarkıları dinlerken Goran’ın, İpa’nın, Tifa’nın ve 30 milyon vatandaşıyla Yugoslav Mozaiğinin tüm parçalarını düşünmeniz dileğiyle. 

* Jutro: Grubunun ilk ismidir.İlk albümün ardından grup albümün uyandırdığı etkinin rüzgarını arkasına alarak adını Bijelo Dugme olarak değiştirmişti.
** Kosovka Devojka: Kosova Kızı anlamına gelen bu isim, Uros Predic'in Kosova Meydan Savasında son nefesinde Sırp Kahramanı Obilic'e su veren Kosova Kızı'nı resmettiği tabloya aittir. Tablo için tıklayınız.
*** Grbavica: Mladen Vojcic 'Tifa'nın taraftarı olduğu Sarajevo şehri takımı Zeljeznicar'ın semtidir. Tifa'nın aynı isimde Grbavica'ya sevgisini anlattığı bir şarkısı da vardır. Şarkı için tıklayınız.
Bonus1: Mladen Vojcic'in Tifa lakabını kullanmasına ilişkin entry
Bonus2: Grubun Selma isimli şarkısına ait hikayenin bulunduğu entry

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder